7 Ağustos 2009 Cuma

AYTAŞI BİLEKLİK


Bir süre önce eşimle birlikte Ankara’nın ilçelerinden Beypazarı ve Ayaş’ı kapsayan günübirlik bir tura katılmıştık. Maalesef fotoğraf makinamı yanıma almayı unutmuşum.Rahmetli anneannem, birisi bir yere gidip döndükten sonra “yediğin içtiğin senin olsun, gezip gördüklerini anlat bakalım” derdi. Fotoğraflar olsaydı daha etkili bir anlatım olurdu ama deneyeceğim.



Beypazarı’nı anlatmaya gerek yok.Özellikle son yıllardaki tanıtım politikaları sayesinde yemekleriyle, el sanatlarıyla, evleriyle, doğal ürünleriyle markalaştılar. Benim esas anlatmak istediğim yer Ayaş, yerli domatesinden başka hiç tanımadığımız Ayaş…Beypazarı ile aynı sosyal, kültürel ve doğal ürünlere sahipler , üstelik yakın akrabalar ama bu değerlerin nimetlerinden faydalanamamışlar. Onlar da biz kendimizi tanıtacak başka yollar bulalım demişler , örneğin eğitim ile. Osmanlı’dan kalma hatta Cumhuriyetimizin ilk yıllarında da var olan şimdiki lise seviyesinde bir okula sahipmişler.( Lise eğitiminin o yıllardaki değerini düşünün) İlk meclisimizde buradan mezun olan gençler bizzat Atamızın direktifiyle görev almışlar.Fakat nedendir bilinmez bu tarihi okul kapatılmış binasıda yıkılmış :( Sonra oraya büyük hapishane yapmak için büyük binalar dikmişler vazgeçmişler atıl halde bekletmişler. Ayaş Belediye’si yanlış hatırlamıyorsam Gazi Üniversitesi ile protokolde anlaşmış oraya bir kampus açmak istemişler.Böylece ekonomi canlanacak ama yetkililer o binaları biz araştırdık depreme dayanıksız, olmaz hemşerim demişler demesine de şimdi oranın 12 000 kişilik mülteci kampı olmasına karar vermişler. Durum Danıştay da mahkemelik imiş…Ne diyeyim” kendi başını öremeyen , gelin başı örmeye kalkarmış”.

Gelelim bilekliği anlatmaya. İşte bu aytaşı boncukları ve başka boncukları dizesiyle o gezimde almıştım.( Beypazarı esnafını da esefle kınıyorum , aynı boncukları Ankara Suluhan’da yarı fiyatına görünce kendilerini okkalıca yadettim.) Bu taşları satarken iştahınızı kapatır , zayıflatır diye satıyorlar. Ben de gelince netten şöyle bir araştırdım. Kişilerdeki fazlalıkları dengeler diye yazıyordu. Örneğin egonuz mu yüksek , sizi hafiften kalender yapıyor. İştahınız mı fazla , iştahınızı kesiyor, gibi…Artık neye , ne kadar inanırsanız. Ben doğal olmasından etkilenip aldım ve bu bilekliği yaptım. Bir de tüm doğal taşlarda olması gerektiği gibi haftada bir kez akan suda yıkanması gerekiyormuş.

Malzemeler:

Aytaşı boncuk
0 numara misina
ince tığ
bit
klips
Yapılışı:
boncukları misinaya dizdim.
İstediğim sayıda zincir çekip 1 boncuk koydum.
4 dizi yapıp iki uctan bit ile topladım
klipsini taktım.

Bilekliğimi maalesef kaybettim. Kendi gitti , fotoğrafı kaldı yadigar…
Hamiş:: buldum, buldum:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız için teşekkür ederim :)