24 Kasım 2011 Perşembe

BİLİYOR MUSUNUZ???


Bugün atanamayan genç öğretmenler dahil , tüm öğretmenlerimizin gününü kutluyorum. 
"Biliyor musunuz, bu yıl lise 1. sınıfta okuma yazma bilmeyen bir öğrenci var.


Biliyor musunuz, bir öğrenci okula “satır” getirmekten uzaklaştırma cezası aldı.

Biliyor musunuz, iki hafta önce okulun önünde çıkan bir kavgada bir öğrencimin boynu döner bıçağı ile kesildi; 28 dikiş atıldı. (çok şükür şah damarına gelmedi)

Biliyor musunuz, bu çevrede kimse kışın aksam beşten sonra sokakta yalnız yürümüyor.

Biliyor musunuz, geçtiğimiz hafta, bebek bekleyen müdür yardımcımız bir öğrenci tarafından karnı tekmelenmekle tehdit edildi.

Biliyor musunuz, dışarıdan elini kolunu sallaya sallaya giren bir adam, kendisini dışarı çıkarmaya çalışan kat nöbetçisi bayan öğretmeni bıçakla tehdit etti.

Biliyor musunuz, derste sıkıntı yarattığı için öğretmeni tarafından cezalandırılan öğrencinin aşiret olan ailesi okulu bastı.

Biliyor musunuz, bir öğretmenimiz sınıfta bıraktığı öğrenciden tehdit telefonları aldı.

Biliyor musunuz, öğrencilerimizin %86’si sigara içiyor.

Biliyor musunuz, öğrencilerimizin %42’si hap kullanıyor.

Biliyor musunuz, okulun etrafında hap satanları, okulun içinde hap kullananları polis biliyor.

Biliyor musunuz, öğrencilerimizin %23’ü ensest ilişki mağduru.

Biliyor musunuz, geçtiğimiz yıl bir kız öğrencimizin babası çocuğundan (öğrencimizden) dayak yediği için okula sığındı.

Biliyor musunuz, yalnızca koridorda birbirlerine çarptıkları için kavgaya tutuşan iki kız öğrencinin aileleri okulun önünde birbirlerine yumruk yumruğa saldırdılar.

Biliyor musunuz, velilerin %42’si kayıttan sonra bir daha okula uğramıyor.

Biliyor musunuz, maddi yetersizlikten dolayı üç, dört aile bir oda-bir salon bir evi paylaşıyorlar. (sayıları azımsanamayacak ölçüde.)

Biliyor musunuz, her ay öğretmenler aramızda para toplayıp bir öğrenciye bot, palto veya okul araç gereçleri alıyoruz.

Biliyor musunuz, geçtiğimiz yıl cuma okul kapanışı töreninde baygınlık geçiren bir öğrencinin iki gündür hiçbir şey yemediğini öğreniyoruz.

Biliyor musunuz, öğrencilerin çoğunun hayatında kan davası, intihar, boşanma, dayak, kaçma, kaçırılma, hapis gibi hikâyeler var. (ailelerinde yasanmış)

Biliyor musunuz, geçtiğimiz yıl iki gün boyunca evine gitmeyen bir öğrenciyi velisi gelip okulda arıyor. (kızın biriyle kaçtığı anlaşılıyor daha sonra.)

Biliyor musunuz, annesi babası ayrı veya boşanmış olan öğrencilerin çoğu uzak akrabaların yanında kalıyor. Anne ya da baba almak istemiyorlar veya! üvey anne babalar istemiyor.

Biliyor musunuz, geçtiğimiz yıl sorun çıkardığı için müdür tarafından tartaklanan bir öğrenci mahalleden topladığı tanıdıklarıyla müdürün odasını basıp tehditler savurdu.

Biliyor musunuz, veliler toplantılara “ocakta yemeklerini bırakarak”, ayakkabılarının topuğuna basarak, mantolarını omuzlarına atarak geliyorlar.

Biliyor musunuz, velilerin büyük bir çoğunluğu öğretmene nasıl hitap edileceğini bilmiyor. (güzelim, hanım kızım, sen, hocaaaaa, ablası!)

Biliyor musunuz, geçtiğimiz yıl 1000 öğrenci kapasitesi olan okulda kütüphaneye üye olanların sayısı 7 (yedi) idi.

Biliyor musunuz, öğrenci tanıma formlarındaki “çaldığınız müzik alet(ler)i” bölümüne radyo, teyp, walkman yazan azımsanamayacak sayıda öğrenci var.

Biliyor musunuz, öğrencilerin azımsanamayacak bir bölümü doğum tarihlerinin gün ve ay kısımlarını doğru yazıyorlar ancak yıl bölümüne 2004 yazıyorlar!

Biliyor musunuz, lise birinci sınıf öğrencilerim “soru işareti nerede kullanılır?” soruma yanıt veremediler.

Biliyor musunuz, *10 lisesine kayıt yaptıran bu öğrenciler çarpım tablosunu bilmiyorlar; 10 ve katları ile çarpma ya da bölme işlemi yaparken bile hesap makinesi kullanıyorlar. (geçtiğimiz ay sinirden gözlerine kan oturmuş bir halde sınıftan çıkan matematik öğretmenimiz koltuğa çökerken öğrencilere bir ders boyunca 300’ü 2’ye böldüremediğini anlattı.)

Biliyor musunuz, maddi durumu iyi olan sayılı öğrencilerden birinin velisi, geçtiğimiz yıl akan damımızı onardı. (notlarının hemen hepsi zayıf olan öğrencinin sınıf geçmesi şartıyla!)

Biliyor musunuz, öğrencilerimizin %60’i sağlıksız beslenmeden dolayı hasta (aralarında dispanserlik olanlar var) ancak öğrencilerimizin %90’inda cep telefonu var. (cep telefonları son model, bazıları kameralı)

Ben bu okulda 3 yıldır öğretmenlik yapmaya çalışıyorum. Bu olaylara alışmamak için, artik alışıp bunları neredeyse doğal karşılayan yılların öğretmenleri gibi olmamak için uğraşıyorum.

Biliyorum ki eğer alışırsam geleceğe dair hiçbir umudum kalmayacak. her gün büyük bir çaresizlik ve endişeyle “acaba bugün ne olacak?” diye başlıyorum isime. Olaysız geçen günler Allah’ın nimeti!

Biliyor musunuz, sınıfta gezinerek ders anlatırken Atatürk’ün gözleriyle karsılaşmamaya çalışıyorum, kafamı kaldırıp resmine bakamıyorum. basımın üzerinden “Ey Türk Gençliği!” diye bağırdıkça utancımdan omuzlarıma gömülüyorum.

Biliyor musunuz, 10 kasım’larda, 29 ekim’lerde şiirler okunurken, marsımızı dinlerken ağladığımda herkes günün anlamına ağladığımı sanıyor; oysa çaresizliğe ağlıyorum.

Muhtaç olduğu kudretin dolaştığı asil kani uyuşturucuyla zehirleyen öğrencilerimi kurtaramıyorum. öğrenmeye direnen, kendini kapatan öğrencilerime İstiklal Marşı’nın anlamını bile öğretemiyorum..."

Bir lise öğretmeninin feryadıdır. Tamamını buradan Müşfik Kenter'in sesinden dinleyebilirsiniz.

5 yorum:

  1. Elif'cim nefis bir paylaşım olmuş bu. Teşekkürler... Ben bunun devamını da yazayım... Böyle arıza yetişen çocukların bir kısmı da sonra öğretmen oluyor. Doktor oluyor. Mühendis oluyor. Oluyor. Başka çareleri olmadığı için okuyup meslek sahibi oluyorlar. Sonra onlar da kendileri gibi arıza çocuklar yetiştiriyorlar. Sadece para kazanmak için insan hayatına müdahele edip doktorluk yapıyorlar. Yaptıkları binalar ilk sallantıda göçük adını alıyor.........

    YanıtlaSil
  2. insanın tüylrini diken diken eden ama malesef gerçekliğini kabul etmek zorunda olduğumuz şeyler hepsi...geleceğimiz diyoruz ya onlara...gelecekten bu yüzden korkuyoruz belki de...

    YanıtlaSil
  3. Çok üzülerek okuyorum böyle yazıları. Böyle şeyleri duydukça da umudumu iyice yitiriyorum ve özellikle bir öğretmen çocuğu olarak bu günkü durumdan utanıyorum.
    Bizim zamanımızı beğenmezdik, burun kıvırırdık herşeye, meğer ne güzel bir eğitim almışız biz de haberimiz yokmuş. Herşey daha da kötüye gidiyor maalesef. Nasıl bir gelecek bekliyor bizi, meçhul.

    YanıtlaSil
  4. Hiç bir öğretmenin değerinin bilinmediğiülkemizde ne yazık ki, çok uzağa gitmeye gerek yok.Doğunun halini ise hiç sormayın, içim acıyor.9 yıl öğrenmenlik yaptım , haelen arkadaşlarımı görüyorum.Çok emek harcıyorlar,çok.
    sevgiyle kalın

    YanıtlaSil
  5. Çok duygulu bir paylaşım olmuş. Yorum bırakanlar gibi bende aynı şeyleri düşünüyorum. Görüşmek üzere..

    YanıtlaSil

Yorumlarınız için teşekkür ederim :)