UN TARHANASI ~1~

Sabah kalktım, ağzımı açtım, seslere kulak verdim. Baktım halen karnım doymuyor, cebim aynı cep…Ülkemin yarısı bu şekilde doyuyor, milli birlik ve bütünlüğünden emin, ben beceremiyorum.
Sabah erkenden büyük kızımın harç parası yatırıldı ki çocuğum ders seçebilsin…
Küçüğün dersane taksitleri çoktan başladı, bu hafta okul alışverişinin bitmesi lazım…
Yok daha saymayacağım!!!
Bunlar ülkemin yarısının derdi değil, nasıl şenlik yapıldı…

Kızım Elif, dellenme otur tarhananı yoğur, kimse senin kapına kışın yemek için paket neyim bırakmaz dedim.
Ben bütün malzemeleri eşit koyuyorum, Hamuruna nohut , mercimek falan koymuyorum. Dondurucuda haşlanmış halde bulunduruyorum nasılsa , istersem pişirirken biraz atarım.
Arkadaşım söylemişti, annesi eskiden tavuğu lime lime olana dek haşlayıp hamuruna katıyormuş.

Malzemeler:

• 4 tane iri etli kırmızı biber

• 4 tane iri az sulu domates ( ben Ayaş domatesi kullandım)

• 4 tane acı sivri biber

• 1 fincan tuz
• yarım kilo süzme yoğurt
• birer tutam maydanoz, dereotu
• 1 kuru soğan
• yoğururken saksıdaki reyhanlar göz kırptı, azıcık kattım.

• Aldığınca un

Yapılışı:

• Un , yoğurt ve tuz hariç tüm malzemeleri ayıklayıp, yıkayıp, kuşbaşı doğradım.

• Kendi suyuyla kırmızı biberler yumuşayıncaya değin pişirip soğuttum. Robotta çekip püre haline getirdim.

• Yoğurdu, tuzu katıp ele yapışmayacak hale gelinceye değin un katıp yoğurdum.

• Derin bir kaba koyup mayalanmaya bırakım, Ankara bugün serin , normalde yarına kabarması lazım, bekleyip göreceğim.

Bir de fıkra anlatayım, nerden çıktı derseniz, bugün fikri-firarda kontenjanındayım.

Ananı öpen "Kadı" olursa....!

"Kadı"nın biri, bir fırının önünden geçerken burnuna güzel bir koku gelmiş.

Vitrinde, güveç içinde nar gibi kızarmış, sahibini bekleyen nefis bir ördek var. Fırıncıya 'Ben bunu aldım' demiş.

Kadıya itiraz edilir mi? Fırıncı mazlum... ördeği paketleyip vermiş kadıya...

Az sonra ördeğin sahibi gelmiş: 'Hani bizim ördek?' demiş

Fırıncı boynunu büküp 'Uçtu' deyince iş kavgaya dönüşmüş.

Kavga sırasında fırıncı, araya giren bir gayrimüslim müşterinin gözünü çıkarınca korkup kaçmaya başlamış...

Bir duvardan atlarken, bilmeden öteki taraftaki hamile bir kadının üstüne düşmüş.

Kadın, çocuğunu düşürdüğü için, kadının kocası da fırıncının peşine düşmüş.

Can havliyle kaçan fırıncının çarpıp devirdiği Yahudi bir vatandaş da kızıp peşlerine takılmış...

Sonunda duruma müdahale eden zaptiyeler hepsini yakalayarak kadının karşısına çıkarmışlar.

Kadı sırayla sormuş... Ördeğin sahibi, 'Bu adam ördeğimi hiç etti' diye şikayet etmiş.

Kadı, fırıncıya sormuş: 'Ne yaptın bu adamın ördeğini?'

Fırıncı 'Uçtu' demiş. Kadı, kara kaplı defterini açmış:

'Ördeğin karşısında tayyar yazılı. Tayyar 'Uçar' anlamına gelir.

O halde ördeğin uçması suç değil'

diyerek fırıncının beraatine karar vermiş.

Gözü çıkan gayrimüslim vatandaşa sormuş... Onun şikayetine de kara kaplı defterden bir madde bulmuş: 'Her kim, gayrimüslimin iki gözünü çıkara, o müslimin tek gözü çıkarıla...'

Davacı 'Ne olacak?' diye sorunca kadı, 'Şimdi' demiş, 'Fırıncı senin öbür

gözünü de çıkaracak, biz de onun tek gözünü çıkaracağız.'

Tabii gayrimüslim şikayetinden hemen vazgeçmiş, fırıncı bu davadan da beraat etmiş.

Çocuğunu kaybeden kadının kocasına da kadı, 'Tamam' demiş,

'Karını vereceksin, bu adam yerine yeni çocuk koyacak.'

Böyle olunca fırıncı bu davadan da kurtulmuş. Kadı dönmüş Yahudi'ye: 'Senin şikayetin ne?'

Yahudi ellerini açmış, 'Ne diyeyim kadı efendi' demiş,

'Adaletinle bin yaşa sen e mi?'

Kıssadan hisse:

Ananı öpen kadı ise kime şikayet edeceksin?  

Kimseciklerin annesi öpülmesin dileğiyle...